Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası (ÇTSO) Başkanı Bülend Engin'in dahil olduğu, Çanakkale Ticaret Borsası (ÇTB), Biga Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO), Biga Ticaret Borası (BTB) ile Gelibolu Ticaret ve Sanayi Odası (GTSO), ortak terörle mücadele deklarasyonu yayınladı.
Gelibolu’da gerçekleşen toplantıda bir araya gelen Çanakkale oda ve borsalarının yöneticileri, oy birliği ile aldığı karar üzerine vatandaşların bilinçlerinin geliştirilmesini sağlayacak ülke genelinde bir duyuru, kampanya başlatılmasını önerisinde bulundu.
Ortak yayınlanan terörle mücadele deklarasyonunda ise şu ifadelere yer verildi;
“Memleketimizde asimetrik savaşın terör taşeronları son zamanlarda milletimizi yasa boğan kahpe saldırılar düzenlemişlerdir. Son olarak İzmir Adalet Sarayı’na yapılmak istenen katliama yönelik saldırıyı kahraman polisimiz Fethi Sekin, göğsünü siper ederek önlemiştir. Şehit Fethi Sekin adı Türk milletinin gönlüne, gönüllerimize altın harflerle kazınmıştır. Memleketimiz ‘Kurtuluş Savaşı’ yıllarındaki gibi büyük bir mücadele içindedir.
Devletimizin temsilcilerinin dediği gibi Türkiye Cumhuriyeti ‘İkinci Kurtuluş Savaşı’nı sürdürmektedir. Bu savaşın cephesi de yoktur. Asimetrik olarak terör eylemleriyle devletimize, milletimize saldırılmaktadır. Yurtdışından emir alanlar, terör örgütleri ile kol kola girenler, terör örgütlerine destek olanlar da, onların resmi destekçileriyle sarmaş dolaş olanlar da uzağımızda değillerdir.
Türk milleti haine de ona destek verene de şamarını indirmesini bilir. Devletimizin bu büyük savaşında, millet olarak daima arkasında durmanın büyük bir vazife olduğunu biliyoruz. Bu savaşı Türk milleti olarak kazanacağız. Aramızdaki hainleri de temizleyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti İkinci Kurtuluş Savaşı’nı da yedi düvele ve onların maşalarına, terör örgütlerine, destekçilerine karşı kazanmasını bilecektir. Olağanüstü Hal dönemindeyiz. Ancak sivil hayatımızda Olağanüstü Hal ile ilgili özgürlüklerimizde bir eksiklik var mı? İşyerlerimiz açık, okullarımız açık, yollarımızda özgürce geziyor, oradan oraya gidebiliyoruz. Yolumuzu kesen mi var? Devletimiz OHAL’i sivil hayatı aksatmadan yürütüyor. Bizim dikkat çekmek istediğimiz bir konu var.
OHAL döneminde olmamıza rağmen polisimize, jandarmamıza, asayiş güçlerimize yeterli desteği veriyor muyuz? Yoksa onların işlerini yapmalarını engelliyor muyuz? Bu soruları sormalıyız. Güvenlik güçlerimizin görevini yapabilmesi için, hukuktan aldığı gücü kullanabilmesi için onlara destek olmalı, önlerini açmalıyız. Sorulabilir ki “Onların elini kolunu bağlayan mı var?”
Evet elleri kolları bağlı değil ama emniyet kuvvetlerimize vatandaş olarak psikolojik destek ve moral vermek önemli. Cephesi belli olmayan asimetrik bir savaş içinde görev yapanlara arkalarında olduğumuzu, yanlarında olduğumuzu hissettirmeliyiz. Emniyet kuvvetleri gerektiğinde silahını çekinmeden kullanabilmelidir. Tıpkı İzmir’de şehit Fethi Sekin gibi... Polis gerektiğinde silahını kullanırken bir an bile düşünmemeli. Milletinin arkasında olduğundan bir an şüphe etmemeli. Yasaların verdiği gücü kullanmakta polisimiz jandarmamız bir an olsun tereddüt etmemeli.
15 Temmuz FETÖ darbesi ve onun ardından yaşanan asimetrik saldırılar memleketimizde OHAL dönemine geçişi zorunlu kılmıştır. OHAL dönemlerinde güvenlik güçlerimizin çalışma ortamlarının rahatlatılması yasaların onlara verdikleri gücü kullanmaları konusunda destek görmeleri gerekmektedir. Memleketimizin böylesine saldırı altında olduğu dönemde, güvenlik konusundaki hassasiyet üst seviyeye çıkmaktadır. Böylesine dönemlerde devletimizin güvenlik güçlerine, polisimize, jandarmamıza yardımcı olacak şekilde davranmak da bizlerin önemli görevleri arasındadır.
Güvenlik güçlerimizin bizlerin can güvenliği için çalıştıklarını unutmamalıyız. Bu bilinçle onların çalışmalarına kolaylık sağlamalı, kendi davranışlarımıza da bu bilinçle dikkat etmeliyiz. Can güvenliği konusu şüphesiz ki sokakta, evde, işyerlerinde daha ön plana çıkmıştır. Bu amaçla kişisel davranışlarımızda bu konuya daha çok önem vermeliyiz. Polisimizi, jandarmamızı hiç gereği yokken şüphelendirmeye, onların enerjilerini gereksiz yere harcamalarına sebep olmamalıyız.
Çok sık rastladığımız birkaç örneği paylaşmak isteriz: Elimizdeki poşet, sırtımızdaki çanta kimi zaman emniyet güçlerimizin şüphelenmesine neden olmaktadır. Gerekmedikçe poşet ya da sırt çantası taşımaktan kaçınmalı, güvenlik güçlerimizin işini kolaylaştırmalıyız. Kontrol etmek isteyen emniyet güçlerimize kolaylık göstermeli, onların görevlerini yapmalarından ayrıca mutlu olmalıyız gece kontrollerinde, kontrol noktasına yaklaşırken araç içi ışıklarının yakılmaması da emniyet güçlerimizi kimi zaman zor duruma sokmaktadır. Sürücülerin araç ışıklarını yakmaları güvenlik kuvvetlerini rahatlatacak, görevlerini de hızlı yapacaklardır.
Olağanüstü Hal uygulamasının yaşandığı bu günlerde elbette devletimizin resmi nüfus kimlik kartlarını yanımızdan eksik etmemeliyiz. Ülkemiz 1980 darbesi yıllarını yaşamıştır. O yıllarda yaşanan güvenlik tedbirleri adı altında yaşanılan baskıları unutmamız mümkün değildir. Şimdi de ülkemiz OHAL dönemindedir. Büyük bir darbe bertaraf edilmiştir. Ancak güvenlik kuvvetlerimizin tedbirlerini, kontrollerini 1980 darbesi sonrası ile yan yana bile koyamayız. Öylesine hassas ve insan haklarını ön planda tutan uygulamalarla görevlerini sürdürmektedirler.
Onlar böylesine hassas iken vatandaş olarak bizlerin de bu konuda emniyet güçlerimize destek olması gerekmektedir. Emniyet güçlerimiz, polisimiz, jandarmamız, askerimizin yanındayız, arkasındayız. Bu büyük savaşta bir an olsun yalnız olduklarını düşünmemeliler. Bu millet, bu yüce millet daima askeriyle, polisiyle beraberdir. Her türlü kahpeliğe, düşmanlığa karşı görevlerini yapan bu güzide vatan evlatlarımızı tüm varlığımızla destekliyoruz. Bunu da bilmelerini istiyoruz. Bu yaklaşımla birlikte Çanakkale İli Oda ve Borsaları olarak ortak toplantımızda da oybirliği ile aldığımız karar üzerine vatandaşlarımızın bu konuda bilinçlerinin geliştirilmesini sağlayacak Ülkemiz genelinde bir duyuru, kampanya başlatılmasını öneriyoruz” denildi.